"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara süreci işletip çözüm üretmeli

Cevher İLHAN
17 Kasım 2016, Perşembe
ANKARA’NIN AB VİZYONSUZLUĞU-4

Türkiye’nin AB projesi, elbette özellikle demokratik değerlerin hayata geçirilmesi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yargının bağımsızlığı elbette fevkalâde ehemmiyetli.

Ne var ki, sözkonusu alanlardaki gerilemelerin yanısıra özellikle “insanî gelişmişlik endeksi”neki vaziyetiyle refahın yaygınlaşması ve paylaşılması ile gelir dağılımı adâletinin sağlanmasında AB’nin ekonomik kriterlerine ulaşılması da büyük değer taşıyor.

Bu bakımdan, Türkiye’nin “ekonomi kriteri”nde de ilk kez gerilemenin kaydedildiği son İlerleme Raporunda Ankara’ya “ekonominin işleyişini iyileştirici yapısal reformlar” uyarısı yapılıyor.

Nitekim raporda, Türkiye ekonomisinin belirsizlikler kırılganlığında olduğu; OHAL uygulamalarıyla, ardı ardına çıkarılan KHK’larla özellikle iktidarı eleştiren medya kuruluşlarına yönelik baskıların yanısıra ve on yılların emeği, alın teri vatandaşların şirketlerine – firmalarına kayyım atamaların, mahkemeler ve vergi daireleriyle baskıların iş dünyasının önünü kesip ciddi risklere neden olduğu belirtiliyor.

Bu çerçevede yolsuzlukla mücadele konusunda belli bazı ilerlemelere mukabil, yaygınlaşan yolsuzlukların ekonomik kalkınmada çöküşü tetiklediğine dikkat çekiliyor.

İNSANÎ KALKINMA VE EKONOMİDEKİ ÖNEMİ

Esasen, AB’den önce Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP), “hayat beklentisi” “eğitim”, “bilgiye erişim” ve “gayrisafi milli hasıla”yı kriter olarak ele alan Türkiye “insani gelişmişlik endeksi”nde, 177 ülke arasında 84’üncü sıraya gerilediği tesbitiyle Ankara önceden ikaz edilmişti.

Yine BM’nin “Temel insanî kalkınma göstergeleri”ne göre, Türkiye, insani gelişim endeksi değeri oranında OECD bölgesi içinde son sırada. (Bianet, 13.11.16)

Bu açıdan, Türkiye ile AB’nin birbirine muhtaç olduğu, ancak AB olmadan Türkiye ekonomisinin iflâsa sürükleneceği, ardından müzakerelerin durdurulmasını tansiyonu daha da yükselteceği kaydediliyor.

Keza Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın verileriyle, Türkiye ekonomisi için en büyük ticarî ortak konumundaki AB ile diyalog ve işbirliğinin oldukça önemli olduğu belirtiliyor. Zira Türkiye’ye yapılan yatırımların yüzde 64’ü AB kaynaklı. Sadece ihracatta değil doğrudan yatırımlarda da AB’nin Türkiye ekonomisinde büyük ağırlığı bulunuyor. 30 Haziran itibariyle Ekonomi Bakanlığı veri setine kayıtlı yaklaşık 50 bin yabancı şirketin 23 bininin AB merkezli olması bunun bâriz göstergesi. (Selçuk Oktay / İstanbul, © Deutsche Welle Türkçe, (4.8.16) )

Akademisyenlerin, 2005’ten önce Türkiye’nin 2-3 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım çeken Türkiye’nin AB ile müzâkerelerin başlaması ile doğrudan yatırımların 15-18 milyar dolar seviyesine çıktığı tesbitleri, Türkiye için AB’nin ekonomik yatırımlardaki büyük payının tescili.

AB ekonomisinin lokomotif ülkesi Almanya Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülke olarak dış ticarette başta geliyor. Türkiye, Almanya’nın ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 14. ve en çok ithalat gerçekleştirdiği ülkeler arasında 17. sırada. (Hürriyet, 2.6.16)

Kısacası, Cumhurbaşkanı “Ey AB!” diye rest üstüne rest çekiyor ama Türkiye’deki yatırımlardaki ağırlığı yüzde 92’yi bulan AB’nin ekonomi ve insanî kalkınmadaki önemini ortaya koyuyor. (AA, 3.3.16)

Bundandır ki ekonomistler, AB ve Almanya ile ekonomik – ticarî krizden Türkiye’nin Rusya ile olan krizden kat kat ekonomik kayıpların telâfisinin çok zor olacağını ikaz ediyorlar.

KOPUŞUN ZARARI EN ÇOK TÜRKİYE’YE

Görünen o ki, AB ile tem müzâkerelerinin devamı hususunda, “Gerekirse ekonomik yaptırımlar uygulayabiliriz” diyen Avrupa Parlamentosu Başkanı’na, en üst düzeyden “”Şu terbiyesize bak ya. ‘Yaptırım uygularız’ diyor. Kimsin sen! Nesin sen! Senin her tarafın yaptırım olsa ne yazar. Geç kaldınız ya, hemen kararınızı verin. Yıl sonuna kadar bekleriz, ondan sonra millete gideriz!” diye en ağır hakaretlerle meydan okuyup süreçten ayrılma tehditlerini savuran agresif söylemler, AB ile ilişkileri tam bir çıkmaza itip çökme noktasına getirmiş.

Ve gerilimli dönemde Ankara’ya kritik ziyarette bulunan Almanya Dışişleri Bakanı’nın “AB ile müzâkereye devam kararını, herhangi bir Avrupa başkentinde değil, Türkiye verecek. Maksadımız binlerce mağduriyete dikkat çekmek, Türkiye’nin içişlerine karışmakla egemenliğine saygısızlık olarak algılanmamalı” açıklamasına rağmen Ankara’dan AB’ye restler devam ediyor.

Oysa AB ile ilişkilerin kopmasında en fazla Türkiye zarar görecek. Yarım asrı aşkın Türkiye’nin AB projesinin daha da savsaklanmasına sebebiyet verecek.

Bunun içindir ki, öncelikle Ankara’nın gerilimi düşürmesi, süreci işletip kavga ve rest-tehdit ortamı girdabından çıkararak çözüm üretmesi gerekiyor.

Okunma Sayısı: 2481
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı