"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara, “Katar krizi”nde de açıkta kaldı

Cevher İLHAN
30 Haziran 2017, Cuma
Mayıs ayında Suudi Arabistan ve İsrail’le sınırlı ilk Ortadoğu turundaki tâlimatıyla patlak veren, 11 bin 571 kilometrekarelik Konya’nın üçte biri küçük yüzölçümlü ve ülke dışından gelenlerle birlikte toplam iki milyon nüfuslu “Katar krizi”nin “sun’î” ve “kumpas” olduğu orta çıkıyor.

“Kriz”le Körfez üzerinden İsrail’in de yer alacağı “Sünnî cephe”nin oluşturulup İran’ın öncülüğünü yaptığı “Şiî blok”la çatıştırmakla İslâm dünyasını mezhebi tefrika savaşı fitnesine itildiği açıkça sırıtıyor.

Suudi Arabistan’a  Katar’a ambargo ilân ettiren, Suudi Arabistan’a 110 milyar dolarlık silâh satışıyla 350 milyar dolarlık işbirliği anlaşmasını yapan Trump’un, Katar Emiri’ni Beyaz Saray’a dâvet edip “ablukayı hafifletme” direktifinin ardından hâlen büyük bir Amerikan Askerî Üssünün bulunduğu ve on binlerce Amerikan askerinin konuşlandığı Katar’a tutarı 12 milyar doları (yaklaşık 42 milyar TL) bulan 36 adet F-15 savuş uçağı satıp 72 jet siparişini vermesi bunun bariz göstergesi.

Belli ki, küresel güçlerin egemenlik ve enerji çıkarları hesâbına dünyanın doğalgaz zengini ülkelerin başında gelen Katar ve İran’daki vanaları ele geçirme peşinde. Bu maksatla dehşetli ve sinsi oyunlar oynanıyor; bunun için “büyük Ortadoğu projesi (BOP)”yle bölge ülkeleri birbirine kırdırılarak bölünüp parçalanmakla ufaltılmak isteniyor. Gerisi bahaneden bu “plân”ın altyapısından ibaret. 

KATAR’A APAR TOPAR ASKER!

Çarpıcı olan, Ankara’dakilerin bir defa daha Türkiye’yi bodoslama “yapay kriz”in ve çatışmanın tam ortasına çıkmaza sürüklemekle büyük risklerle karşı karşıya bırakmaları. 

Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsünün, “Katar’daki yapay bir kriz” tanımlamasına, daha evvel “Bir oyun oynanıyor, ama oyunun ne olduğunu bilmiyoruz” diyen Cumhurbaşkanı’nın “Burada çok ciddî bir kumpas görüyorum” ikrarına rağmen, siyasî iktidarın Katar’daki askerî üsse beş bin asker göndermeyi alelâcele Meclis’ten geçirmesiyle göz göre göre Türkiye’nin “kriz”in bir parçası haline getirilmesi. (AA, gazeteler, 16.6.2017)

En son Bayram öncesi Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı El Cubeyr’in Katar’a ilettiği şartların başında İran’la ilişkilerin kesilmesinin akabinde Türkiye’nin sözkonusu askerî üssünün kapatılmasının konuşulması, Ankara’nın “kriz”in mahiyetini ve maksadını anlamadan, sonucu beklemeden yine öngörüsüz ve ufuksuz dış politikasını bir defa daha su yüzüne çıkarıyor.  

Ve Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson’un, Katar’ı da “müttefiki” ve teröre karşı mücadele ortağı olarak niteleyip “Bazı maddeleri Katar’ın yerine getirmesi çok zor” açıklamasıyla, sürece yardımcı olmak için “tansiyonu düşürmek çözüm için diyalog” çağrısıyla ABD’nin “makul ve barıştırıcı müttefik” havasını verdiği garabeti sergileniyor. 

ÇIKMAZIN ÖRTÜLÜ İTİRAFI…

Düşülen vartada Cumhurbaşkanı’nın, Bayram konuşmasında Suudi Arabistan ve on ülkenin dayattığı “Türk askerinin Katar’dan çekilmesi ültimatomu”na dikkat çekip, “Bu 13 maddeyle ilgili yaklaşımı uluslar arası hukuka aykırı. Bana göre bu çok çok yanlış” çıkışıyla rahatsızlığını ifâdesi, apar topar beş bin asker gönderilmesinin yanlışlığını ele veriyor.   

Bir yandan “Yani biz herhangi bir ülkeyle savunma iş birliği anlaşmasını yaparken birilerinden izin mi alacağız? Yani hiç kusura bakmasınlar; Türkiye’nin de burada, askerini çekmesi gibi bir yaklaşımı Türkiye’den istemek, bu da Türkiye’ye bir saygısızlıktır, Katar ile attığı bu adıma müdahil olmak, çok çok çirkin bir yaklaşım” derken, peşinden “Temennim odur ki Körfez’deki bu gelişmeleri Suudi Arabistan kendi büyüklüğüne yakışır şekilde çözsün” cümlesi, içine düşülen çıkmazın örtülü itirafı oluyor. 

Özetle Trump’un direktifiyle ateşlenip alevlendiren, ambargo ve yaptırımlarla “izole” tehdidiyle çıkarılan “kriz”le, zaten on binlerce Amerikan askerinin bulunduğu işbirlikçi Katar’ın tamamıyla “Amerikan – İngiltere – İsrail kampı”na tamamıyla çekiliyor. 

Ve bu durum, merhum Demirel’in, “Araplarınki kardeş kavgası, aralarına girmemek lâzım, yoksa açıkta kalırsınız” ikazını bir kez daha haklı kılıyor. 

Gerçekten, madem “burada bir oyun oynanıyor”, o halde Ankara neden bu oyuna geldi, getiriliyor? Neden akıbeti beklenmeden asker yollamakla Türkiye” “yapay kriz”in ve “kumpas”ın ortasına itilmekle sonu belirsiz ve fevkalâde vahim mâceralara sürükleniyor?

Okunma Sayısı: 3832
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • vedat

    30.6.2017 02:15:30

    Biri alır biri satar keyfine bakar.Biri yer biri bakar.Yanlışlıklar diz boyu katar katar.Katar bize ne katar?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı