"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara, doğru okuyamıyor…

Cevher İLHAN
04 Nisan 2015, Cumartesi
Yemen’deki kalkışma ve çatışmalar ortasında IŞİD’in Cuma namazında iki Şiî camiini bombalayıp aralarında çocukların da bulunduğu 246 Müslümanı katlettği, 345’den fazlasını yaraladığı intihar saldırıları, ülkedeki iç savaş kargaşasında gürültüye geldi.

Yine bir El Kaide örgütü olan El Şebab silâhlı militanlarının Doğu Afrika ülkesi Kenya’nın kuzeydoğusundaki Garissa şehrinde üniversite kampüsünü basıp yatakhanelere girerek çoğu öğrenci 147 kişiyi katlederek saatlerce güvenlik güçleriyle çatışmaları, yoğun iç gündemde âdeta kayboldu. 

Kenya’da daha önce 2013’te başkent Nairobi’ye saldırıda 68 kişi öldüren El Kaide uzantısı El Şebab’ın 2012-2014 yılları arasında 312 kişi öldürdüğü resmen açıklandı. 

El Kaide bağlantılı örgütlerin, son yıllarda Afganisan ve Pakistan’da özellikle cami bombalamalarına ilâveten, iç savaşın sürdüğü Suriye, Libya ve Yemen’in yanısıra Mali’den Nijer’e, Nijerya’dan Kenya’ya özellikle okullara ve köylere kanlı baskınlarda yüzlerce öğrenci ve sivili katletmesi, İslâm dünyasının “cihatçı örgütler”le mezhebî ve etnik tefrika fitnesini ele veriyor. 

KARGAŞAYA SÜRÜKLEME

Aslında “Zâlimlerin santranç oyunları” bir çok menhus maksada mâtuf olduğu sırıtıyor. Ecnebilerin mamulü aşırı örgütlerin “İslâmcı terör” olarak tanımlanıp bunlar dedikleri sözkonusu aşırı militan gruplar üzerinden terörle ilişkilendirilerek İslâm’ın imajı zedelenmeye çalışılırken, Müslümanlar “terörist” olarak lanse ediliyor. Ve en dehşeti de IŞİD benzeri İslâm adını kullanan örgütler üzerinden İslâm dünyasına müdahale ve yıkıcı askerî operasyonlar meşrulaştırılıyor…

“Dehşet plân”la perişan edilen Irak’tan sonra Suriye’de Şiî-Sünnî, Arap-Kürt-Türkmen 250 bin sivilin katledildiği vahşi katliamlarla İsrail’in etrafı boşaltılarak bölgedeki egemenliği ve güvenliğiyle “büyük Ortadoğu projesi” hesabına ifna edilmesi, bunun bir tezâhürü.

Ve menhus maksadın, İngiltere’den Kuzey Afrika’ya, Yemen’den Çeçenistan’a, Kuzey Afrika’dan Uzakdoğu’ya, Orta Asya’dan Balkanlar’a devşirilen yabancı paralı militanlarla Müslüman ülkeleri terör, çatışma ve iç savaşla, yeraltı yer üstü kaynaklarını talânla tüketilerek işgal sömürülmerine teşne hale getirmek olduğu her defasında açığa çıkıyor. 

Ne var ki, İslâm dünyasının üzerinde oynanan oyunlar, küresel güçlerin, egemenlik ve enerji rezerv ve koridorlarının kontrolü hesâbına IŞİD benzeri El Kaide örgütlerini “hedef ülkeler”e musallat etmesiyle kalmıyor. Libya’dan sonra en son Yemen’de fiilen ortaya konulduğu gibi, tetiklediği iç karışıklıklar ve çatışmalar bahanesiyle müdahalesine zemin açılıyor. 

Çoğu Batılı ifsad şebekelerinin İslâm coğrafyasına salıp başına belâ ettiği küresel güçlerin maşası örgütlerle körüklenen kargaşa ve kaosu derinleştirilip “hedef ülkeler” çökertilerek mezhebî ve etnik unsurları tahrikle kargaşa ve kaosla darbelere sürükleniyor…

KOMŞULARLA “SIRF SORUN” 

Çarpıcı olan Ankara’nın hâlâ olup bitenleri doğru okuyamaması; hâlâ Suriye’de olduğu gibi, bir tek Şam yönetiminin devrilmesine odaklanıp Türkiye’nın yanıbaşındaki İdlib’in IŞİD’in eline geçmesi karşısında Cumhurbaşkanı, “DEAŞ terör örgütü” demekle kalması. 

Şu hale bakınız ki, Amerikan destekli Suudî Arabistan’ın başını çektiği Yemen’e askerî müdahalede en son başkent Sana yakınlarındaki mülteci kampının koalisyon jetlerince vurulup 40 kişinin ölmesi üzerine, ülkenin Dışişleri Bakanı bile Husilerin bahane edildiği hava saldırılarının durmasını istiyor. 

Ancak “Bu iş sadece Yemen’le sınırlı kalmaz” ikrarında bulunan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bir yandan “Bölgedeki istikrarsızlık ve kaos bizi de etkileyebilir” diyor; diğer yandan “Bize ne derler diye korkarsak hiçbir konuda pozisyon alamayız” çelişkisiyle tıpkı Libya’da olduğu gibi Türkiye’nin bu ülkeye askerî müdahalesine desteğini savunuyor! Türkiye’nin istikrarsızlık ve kaosa atılması yanlış politikasını gerekçeler sıralıyor. 

Meydanlarda kitlelere “rabia” işâretiyle her fırsatta Mısır’daki darbeye karşı mesajlar veren Erdoğan, yüzlerce İhvan ileri gelenlerini hapse atıp idam ettiren ve 40 bin askerden oluşacak “Arap gücü”nu önerip başını çeken darbeci Sisi’nin yanında yer alıyor!

BM’den, “Yemen Suriye gibi olabilir” diye açık uyarı geliyor. Buna mukabil, Cumhurbaşkanı’nın “İran’ın bölgeyi domine etmenin gayreti içerisinde, buna müsaade etmeyiz” çıkışını Dışişleri Bakanı da tekrarlayıp zaten “sırf sorun” vartasına varan komşularla gerginliğe İran’ı da katıyor. 

Ve Türkiye’nin silâhlı muhalif gruplara açık desteğiyle başta Suriye ve Irak’ta olmak üzere, Libya müdahalesine ve en son Yemen’e askerî operasyona açık destekle Türkiye’nin Müslüman ülkelerle ticarî ve ekonomik kaybı on milyarlarca doları buluyor.

Ankara, mânen ve madden kaybettiren yanlı, yanlış konjonktürel politikalardan ne zaman vazgeçecek?

Okunma Sayısı: 3018
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • NURCEMAL

    4.4.2015 14:32:36

    Tesbitleriniz için tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı