Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve MİT Müsteşarı gibi önemli isimlerin bulunduğu Cumhurbaşkanı’nın Amerika ziyareti “ön hazırlık heyeti”nin Washington’da temaslarda bulunduğu sırada Türkiye’ye rağmen Turmp’un YPG’ye silâh kararının yankıları sürüyor.
Ve YPG’ye resmen ağır silâh desteği emr-i vakisi, küresel güçlerin “IŞİD’le mücadele” paravanındaki “Suriye oyununu”nun arka plânını açığa çıkarıyor.
Her ne kadar Pentagon’un ötedenberi PYD/YPG’ye doğrudan ve dolaylı silâh, mühimmat ve teçhizat desteğini verdiği bilinse ve böyle bir karar beklense de, Erdoğan’ın ziyareti öncesi zamanlaması oldukça çarpıcı.
Zira Amerikan Savunma Bakanlığı, Ankara’nın bütün itirazlarına rağmen içinde anti tanklardan, havan toplarından roket atarlara, zırhlılardan insansız hava araçlarına ağır silâhları ve teçhizatı artık açıkça verecek.
Böylece, Türkiye’nin baştan beri “kırmızı çizgisi” olarak ilân ettiği ve ABD’nin de “terör örgütü” olarak tanımladığı PKK’nın Suriye kolu YPG ile bölgedeki ortaklığı resmen tescil edilecek…
ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ DAYATIYOR!
Belli ki, Trump yönetiminde de, 1991’deki Körfez Savaşı’yla tetiklenen ve 2003’teki “Amerikan ve işgal–savaş müttefikleri”nin işgaliyle Kuzey Irak’ın Irak’tan koparılması gibi ülkenin kuzeyinin de PYD/YPG kantonları koridorunun koparılmasıyla Suriye’nin bölünüp parçalanmasını plânlanıyor.
Düşülen vartada, Cumhurbaşkanı’nın “Başta ABD ve Suriye’deki koalisyonu ile PYD/YPG kontrolündeki Menbiç’ten sonra Rakka operasyonu yapılacak” çıkışıyla Türkiye’yi âdeta bağladığı Menbiç harekâtı unutuldu. ABD’nin “PYD/YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi” vaadi bir tarafa bırakıldı.
Gelinen noktada, Amerikalılar, “YPG’nin her mahale yapacağı operasyona göre silâh verileceği ve operasyon bitince silâhların geri alınacağını” teminatını verseler de, bunun uygulanmasının sahada pek mümkün olmadığı herkesin mâlûmu.
Amerikalı yetkililer, “Türkiye’nin işbirliğini isteyeceği“, “hassasiyetlerinin dikkate alacağı”nı söyleyerek durumun telâfi edileceğini belirtiyorlar, ama “telâfi” dedikleri şeyin bizatihi Türkiye’nin baştan beri itiraz ettiği YPG ile işbirliğine zorlaması çözümsüzlüğü getiriyor…
“ÇOK KÖTÜ OLUR” YAKINMASI
Amerikalı yetkililer, Ankara’ya, “İçiniz rahat olsun, Rakka Araplarda kalacak, operasyon sonrası PYD/YPG bölgede kalamayacak” sözünü veriyorlar; ne var ki ABD’nin “İsrail’in güvenliği stratejisi” hesabına Kuzey Suriye’de “rojova/Batı Kürdistan koridoru”yla Suriye’nin bölünüp parçalanması anlamına geldiği ortada.
Amerikan yönetiminin bu emr-i vakisine karşı Başbakan, İngiltere ziyareti öncesi “PKK’ya doğrudan ve dolaylı yardım girişimlerini kabul etmemiz mümkün değil, bunun doğuracağı sonuçlar Amerika için de çok kötü olur” diye konuşmakla geçiştiriyor. Dışişleri Bakanı, “PKK ile YPG’nin hiçbir farkı yok, YPG’nin eline geçen her silâh Türkiye’nin güvenliğini tehdit eder” demekle yetiniyor.
Neticede, bölgesel ve küresel aktörlerin müdahalesiyle mezhepçilik tahriki üzerinden bölgenin bölünüp parçalanması, aslında bir asır önce başta Suriye ve Ortadoğu’yu cetvellerle taksim eden “Sykes-Picot tefrika anlaşması”nın yeni bir versiyonu tekrarlanıyor.
Ve emperyal mihrakların bu bölüp parçalayan planlarına toptan karşı çıkamayan Ankara, Müslüman komşu Suriye’ye ecnebilerin askerî müdahalesine canhıraş katılıyor.