İnsan hayatı bakımından ev, aile ocağı; evlenip bir ev açmak manasına gelir yuva.
Büyütüp kendini idare edecek hâle gelen evlâdını huzur bulması, insan neslini sürdürmesi ve kendini haramdan koruması için ev bark sahibi yapmak yani, evlendirmek ise onu, yuvadan uçurmaktır.
İşin olması gereken yönü, ifade edilebilir tarifi böyle, ama bunun için olmazsa olmaz birinci ihtiyaç bir evin, bir mekânın varlığı.
İyi de; bu ihtiyaç nasıl temin edilecek?
Evin mülkiyetini satın almak bir genç insan için hali hazır şartlarda, zaten hayal ötesi bir durum. Ev kiralamakta bundan farlı değil.
Kiralardan %25 zam sınırının -ki, bu da yüksekti- kaldırılmasıyla beraber, ev kiralamak da gençlerin takatini aşıyor.
Basından edindiğimiz bilgilere göre, ev sahipleri, kiralama kriterlerini, şartlarını değiştirmiş, yeni ve daha zor şu şartları öne sürer olmuşlar:
Devlet memuru olmak, maaş bordrosunu ibraz etmek, kefil vermek, bir evde kiracıdan başka -çalışan ya da emekli- bir maaşlı kimsenin bulunması.
Bu ne biçim bir talep!
Şair, gönül dünyasından yola çıkarak, şiirinde;
“Örnek bir yuva kurmaktayız namuslu vakur
Aşk var bu evin temelinde, harçların, şâhı
Gelecek günlerin en güzeli, en ferahı
Kalbi temiz alnı ak sevişenlerin olur” 1 temennisinde bulunuyor, ama o günler nerede…
Maddî durumu iyi olan, evlâdına iş bulan, eş bulan; yuva kurabilen bir kısım insanları hesaba katmazsak, bu işin altından kalkabilecek ne aile ne de bir genç var.
Bunun içindir ki hangi gence sorsanız, çözüm bulamadığı işsizlikten; yani, çaresizlikten dolayı başka bir ülkeye gitmeyi, orada yaşamayı düşündüğünü söylüyor. Tabi ki, mümkün olursa.
Gençlere bir dokun, bin ah işit.
Toplumdaki gerginliğin, huysuzluğun, huzursuzluğun sebebi bu! Âdeta pimi çekilmiş el bombası, insanlar.
“Toplum nasıl bu hâle geldi” sorusunun en kısa cevabı:
“Güneş çarığı sıkar, çarık da ayağı sıkar” atasözüdür.
Bırakın bir eve iki maaş girmesini, bırakın devletten maaş alıp da bordro ibraz etmeyi; adam işsiz kardeşim, işsiz!
Aç, biilaç.
Altının gümüşün, düğün paketinin; giyim kuşamın fiyatları ortada.
Gençlerin evlenebilmesi, yuva kurabilmesi için bütün bunlar ihtiyaç.
Bugünün Türkiye’sinde, günümüzün ekonomik şartlarında en büyük kaygım, gençler; evlâtlarımızın yarını.
Kitapta, “Evlenme imkânı bulamayanlar, Allah, lüfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar”2 deniyor.
Hâl-li pürmelalimiz, böyle!
Cenab-ı Hak, evlâdı evlilik çağına gelen bütün ailelerin, bilhassa gençlerimizin yâr ve yardımcısı olsun.
Dipnotlar:
1- Cahit Sıtkı Tarancı, Seçmeler, 135.
2- Nûr Suresi, 33.