Bilindiği üzere, ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminden (Bağ-Kur’dan SSK’dan ve Emekli Sandığı’ndan) vatandaşlarımızın emekli olabilmesi için, iki şartı yerine getirmeleri gerekiyor. Bunlardan birincisi; emeklilik için gerekli olan prim ödeme gün sayısına sahip olmasıdır. İkincisi ise, emeklilik için gerekli olan yaşı doldurmasıdır.
1999 yılı ve sonrası yıllarda sosyal güvenlik alanında reform niteliğinde gerçekleştirilen yasal düzenlemeler emeklilik için gerekli olan yaş şartını yükseltti ve prim ödeme gün sayısını arttırdı. Ancak, 1999 yılı ve sonrası yıllarda yapılan yasal düzenlemelerde, emeklilik için gerekli olan yaş şartının prim ödeme gün sayısından daha fazla arttırıldığını söyleyebiliriz.
Hâl böyle olunca, milyonlarca vatandaşımız emeklilik için kendilerine gerekli olan prim ödeme gün sayısını tamamlamakta ve yıllarca emeklilik yaşını beklemektedir. Emeklilik yaşını bekleyen insanlarımız, yaşları dolana kadar bütün sigorta kollarına tabi primlerini de tam olarak ödemektedirler. Bu söz konusu prim ödeme yükümlülüğü, emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlara büyük maddî külfetler getirmektedir.
Emeklilikte yaşı bekleyenler, sigortalılığa esas faaliyetlerini (vergi kaydı, şirket ortağı, işçilik vb) bırakıp emeklilik yaşını bekleseler, bu sefer de genel sağlık sigortası yardımlarından yararlanamamaktadırlar. Her ne kadar, faaliyeti sona eren kişilerin aylık belli miktarlarda genel sağlık sigortası primi ödeyerek sağlıktan faydalanmaları mümkünse de bu durum onları büyük maddî külfetlere sokmaktadır.
Bütün bu anlatılan sebeplerle, ülkemizde Bağ-Kur’dan, SSK’dan veya Emekli Sandığı’ndan emeklilik için prim ödeme gün sayısını dolduran ve yaşını bekleyen insanlarımıza, sigortalılığa esas faaliyetleri devam etse bile, prim ödeme gün sayısının dolmasından sonra devam eden faaliyet için prim ödenmemesi ve bu aşamadan sonra sağlık yardımlarının devlet tarafından karşılanması şeklinde bir düzenleme yapılabilir. Bu durumda olan vatandaşlarımızın hükümetten beklentileri bulunmaktadır.
Tarım tevkifatları için SGK’ya dâvâ açan kazanıyor
Son zamanlarda 1994 yılından sonra Bağ-Kur adına ürün teslim alan işletmeler tarafından kendisinden bir kere tevkifat yapılan ancak başka tevkifat kesintisi olmayan vatandaşlara SGK tarafından yalnızca ilgili yıl (tevkifatın yapıldığı yıl) sigortalı sayıldığı bilgileri ve sıkıntılar gelmektedir. Kendisinden bir kere bile tevkifat kesintisi yapılan kişinin, daha sonraki yıllarda ziraat odası kaydı, kooperatif kaydı gibi yerlerde çiftçilik yaptığını ispatlayacak kayıtları yoksa, yalnızca muhtar ve birkaç şahidin beyanına göre bile mahkemelerde dâvâlar kazanılabiliyor.
Örnek olarak, Ahmet Amca’dan sattığı sütten dolayı 1996 yılında bir kere tarım prim tevkifat kesintisi yapılmıştır. Ahmet Amcanın yapılan bu tevkifat kesintisinin dışında tarım Bağ-Kur’lusu olmasını gerektiren başka hiçbir kaydı (ziraat odası, kooperatif, tarımsal birlik, tapu) yoktur. Buna göre Ahmet Amcaya SGK yalnızca 1996 yılında tarım Bağ-Kur hizmet vermekte başka hizmet vermemektedir.
Ancak örnekte belirtilen Ahmet Amca SGK’yı iş mahkemesinde dâvâ ettiğinde 1996 yılı ve sonra yıllarda kendi nam ve hesabına kendi tarlasında, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının tarlalarında çalıştığını muhtar beyanı veya şahitle ispatlarsa, iş mahkemeleri tarafından 1996 yılı ve sonrası yıllarda kesintisiz tarım Bağ-Kur hizmeti verilmektedir. Bu durumda olan vatandaşlarımızın SGK’yı dâvâ ederek hizmet kazanmalarını tavsiye ederiz.
NOT: Sorularınız için e-posta: [email protected] , [email protected]