"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Teröre karşı bir cevap olarak köprü

Adnan NACİR
05 Temmuz 2016, Salı
İstanbul-İzmir yolunu, söyleyen kişisine, nerede ve ne zaman söylendiğine göre değişen bir seyahat süresi miktarınca kısaltan OsmanGazi Köprüsü’nün açılışı, yurdumuzun en büyük ve prestijli havaalanında gerçekleştirilen ve 45 kişinin vefatıyla sonuçlanan menfur terör saldırısının iki gün sonrasında yapıldı.

Yıllar öncesinden planlanan bu köprünün en çok ihtiyaç duyulduğu bayram öncesi bir zamanda bitirilmesi ve hizmete girmesi çok önemliydi. Açılışın bir zorunluluktan kaynaklandığı belirtilip alayiş ve nümayişten uzak, sade bir tören düzenlenebilirdi. Ancak coşku ve sevinç açısından herhangi bir zamanda yapılan açılışlardan bir farkını pek göremedik, hatta bayram ilan edildiğini de gördük.

Bu köprünün açılışı ile eş zamanlı olarak Ankara’da bir grup AKP milletvekili, töreni canlı olarak televizyondan izlemekle yetinmeyip hemen orada bulundukları yerde, kendi tabirleri ile “gıyabî” olarak kurdele kesti. “Madem bu kadar seviyorlardı, neden açılışa gitmediler ki?” diye sormayın, o sırada aslında kurdele ile birlikte danıştay ve yargıtay üye sayılarını azaltıp bu kurumları yeniden yapılandıracak yasa tasarısı ile hukukun önünü kesmeye de çalışıyorlardı. Gıyabi kurdele kesmek ve mesajı okununca ayakta dinlemek ancak “Putin” önünde Rusya’da rastlanabilecek olaylardan...

Açılışta, dünya motorsiklet şampiyonu olmuş sporcumuz Kenan Sofuoğlu da saatte 400 km hızla bir gösteri geçişi gerçekleştirdi. Allah’tan, 400 km/s hız ile ve huzur içerisinde tören bitirildi. Zannedersem 330 km/saat hız yapılsa, o da olumlu karşılanırdı. Tamam, 267’nin üstü her türlü kabul edilecekti. Siyasilerimiz köprüden her bahsettiklerinde, İstanbul-İzmir mesafesinin artık kat edilebileceği süreyi farklı söylediler. Dört dediler, üç buçuk dediler ve açılış günü 3 dendi en son. Ben de arttırıyorum; Sofuoğlu’nun hızı ile gidilirse İzmir’e iki saat içerisinde yetişmek mümkündür! 

Başbakan Binali Yıldırım, köprünün teröre verilecek en iyi cevap olduğunu söyledi ve sosyal medyada epey bir makara konusu oldu. Hemen öncesinde gerçekleşen saldırı etkisi ile söylenmiş popülist bir söz gibi dursa da, doğruluk payı oldukça yüksek bence. 

Toplumsal hayatı en çok etkileyen ve anarşiye sebebiyet veren hususlardan biri de adaletsiz gelir ve sermaye dağılımıdır. Toplam sermayenin yüzde seksen beşini, halkın yüzde on beşi elinde bulunduruyorsa adaletsiz bir dağılım vardır, demektir. Kapitalist sistemlerde para sahipleri çok kolay yoldan para kazanıp servetlerini katlayabiliyorken, emekçi kesimi ne kadar çalışması oranında bir gelir artışı sağlayamamaktadır. Çünkü para parayı çeker. Bu sebeple toplumu oluşturan ekonomik gruplardan en altta olanları, en yüksekte olanlarına karşı bir hırs ve kin ile bakabilmektedir. 

Burada “zekât” köprüsü toplumsal bir terörü önlemek konusunda en iyi çözümdür. Zengin zekât verdiği zaman bir minnet duyamaz, çünkü kendi namına ve kendi parasından vermiyor. “Fakirin hakkı” olduğu belirtilen bir kısım malı gerçek sahiplerine ulaştırıyor. Zekâtı alan da aslen Allah’ın kendisine gönderdiği bir nimet olduğunu bilir ve sebep olan kişiye karşı en azından düşmanane bir tavır geliştirmez. Hem zekât vereceğini bilen kişi, zarar etmemek ve ekonomik olarak küçülmemek için daha çok çalışıp, daha fazla yatırım yapar. Bu da istihdamı artırır ve toptan ülke ekonomisine olumlu katkıda bulunur. 

Yıllardan beri devam edegelen terör belâsına karşı alınmadık askeri önlem kalmamış ancak terör olayları yine de sona erdirilememiştir. Çünkü askeri yöntemler, doğası gereği kaba kuvvete dayanır ve bu kaba kuvvet de istismar edilmeye açıktır. Yanlış bir kuvvet uygulaması sonucunda bir terörist etkisiz hale getiriliyorsa, ona karşılık on, belki yüz kişide nefret tohumları yerleşip o oranda dağa/sokağa çıkışlar hızlanabiliyor. Suçluyu suçsuzdan ayırt etmeden yapılan her operasyon terörün devam etmesini arzulayan odaklara prim verir. Bir suçlu var diye bir köyü harap ederseniz, o köyü olduğu gibi terörize edersiniz ve kolay kolay da bu tahribatı telafi edemezsiniz. 

Hak, hukuk, adalet, insan hakları, çoğulculuk, din ve vicdan hürriyeti, ifade özgürlüğü gibi temel evrensel değerleri tesis edip gönül köprüleri kurmak gerekiyor kalıcı çözümler için... Kutuplaşmayı ve şiddeti sonuç veren nefret söylemleri bir kenara bırakılmalı. “Düşmanları azaltıp dostları artırmak” için yapabileceğiniz en güzel köprüler, gönül köprüleri olmalı. 

“Durmak yok, yola devam” diyenler, durmadılar ve düşmanlarını bitirdiler. Yola “davam” diyenleri yiyerek devam ediyorlar. Yıkılan köprüler tamir edilmezse büyük bir terör tehlikesi var, Allah korusun. Evet, teröre karşı en güzel cevap köprüdür!

Okunma Sayısı: 2147
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı