"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

GDO karıştırmışlar yeme!

Adnan NACİR
07 Ağustos 2017, Pazartesi
2 Ağustos 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan bir kararla, genetiği değiştirilmiş üç soya ile bir mısır çeşidi ve bunlardan elde edilecek ürünlerin hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verildi.

“Gene ti’ye alınacak bir konu” demeyin, Yeni Asya Gazetesi’nin manşetten verdiği habere göre; Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği’nin (BESD-BİR) başvurusunu değerlendiren Biyogüvenlik Kurulu, Bilimsel Risk Değerlendirme Komitesi ve Sosyoekonomik Değerlendirme Komitesi’nce hazırlanan raporları değerlendirerek bu kararı almış. İzinler yemle sınırlı olsa bile, ülkemizde bu sınırlara ne kadar uyulacağı ve bunun denetiminin ne kadar ciddî yapılacağı ile ilgili şüpheler maalesef yok değil vatandaşın kafasında. 2013 yılında Mersin Gümrüğü’nde GDO ihtiva eden pirinç skandalı yaşanmıştı. Rüşvet karşılığı sahte belge düzenlenerek ithal edilmeye çalışılan 23 bin tonluk pirinçlerin akıbeti ne oldu meselâ? İç piyasaya mı sürüldü, yoksa “ziyan olmasın” denilerek fakir fukaraya mı dağıtıldı, bilmiyoruz. 17 Mart 2017 tarihli Burak Coşan imzasıyla Hürriyet’te yayınlanan bir haberde de Adana’da bir fırında, ekmek üretiminde kullanılan bir katkı maddesinde GDO bulunduğu bilgisi vardı. Haberde ayrıca, katkı maddesini üreten firmanın Adana’da bulunan fırınların yüzde seksenine aynı maddeyi sattıkları yer alıyordu.

İzinsiz bir şekilde, gıda maddelerine genetiği değiştirilmiş bitki karıştıranların alfabetik sırayı gözettiklerini ve henüz “Adana” sırasında olduklarını zannetmek yanlış olur. Her an, her yerde karşımıza GDO katkılı gıda maddesi çıkabilir. Peki, GDO zararlı mı ki, gıdalarımızı korumaya çalışıyoruz böyle? Bu konuda kafalar karışık; çok ciddî sağlık problemlerine yol açacağını söyleyenler de var, henüz ispatlanmış bir zararının olmadığını savunanlar da. Fareler üzerinde yapılan deneylerde karaciğer ve böbrek zehirlenmelerine yol açtığı söyleniyor. Aksini iddia edenler de, hormonsuz üretim yapıldığını söylüyor. Neticede kâr maksimizasyonu gözetilerek yapılan ve organizmaların tabiatının değiştirilmesine dayanan bu yöntemin mutlak zararsız olduğu söylenemez her halde.

Kaynakları ve üretim potansiyeli yüksek ülkemiz gibi yerlerde, sentetik müdahalelerle tarımsal üretime ihtiyaç olması esef vericidir. Bakanlar kurulu, aldığı kararlarla 975 bin canlı hayvan, 75 bin ton kırmızı et ve 750 bin ton buğday, 700 bin ton arpa, 700 bin ton mısır  ithalatının önünü açmak için gümrük vergisini sıfırladı. Stokçuları te’dip amaçlı ve fiyatları aşağı çekmek için alındığı söylenen bu kararların küçük üreticileri bitme noktasına getireceği aşikâr. “Kurbanlık fiyatlarını rahatlatmak için kolumuzu değil, vücudumuzu, canımızı ortaya koyacağız” gibi iddialı ve üzerinde hunharca espri yapılabilecek (bu arada böyle bir espri yapmayı uygun bulmuyorum) bir söz söyleyen çiçeği burnunda yeni Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız’ın konuya daha yapısal ve köklü bir çözüm bulmasını ümit ediyorum.

Fıtrî seyrini değiştirdiğimiz her şeyden gördüğümüz zararlar nedense aklımızı başımıza hâlâ getirebilmiş değil. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda bardağın “dolu” tarafını görmek isteyenler, “cennet” İstanbul’un bir eksiği olan altlarından ırmaklar akan metroları temaşa etti meselâ... Üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen karasal iklimi andıran dondurucu kışlar, bunaltıcı sıcaklıkta yazlar, seller, çatı uçuran ve ağaçlar deviren fırtınalar, cam kıran ve araba kaportalarını yamultan ceviz büyüklüğünde tanelere sahip dolular, yetersiz ve iyi planlanmamış altyapı sistemleri kadar, yerini beton grisine terk eden yeşil alanlar, imara açılmış dere yatakları ve kısaca rant uğruna tahrip edilmiş tabiatın sonucudur. Bu musîbetlerin başımıza gelmesinin maddî manevî sebepleri üzerinde düşünmenin zamanı gelmedi mi?

Okunma Sayısı: 4134
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı