Türkiye’de devletin yönetilme biçimini yeniden tanımlamayı hedef edinmiş bir anayasa değişiklik paketi TBMM’de tartışılmaya ve oylanmaya başladı.
Meclis komisyonu çalışması sonrası 18 maddeye düşürülen teklifin maddeleri teker teker oylanırken, millet de maalesef “oyalanıyordu”. İlk günlerinde Meclis TV görüşme ve oylamaları yayınlamayınca bazı milletvekilleri kendi imkânları ile internet üzerinden yayın yaparak duyurmaya çalıştı.
Vekiller arasında gerilimli anların yaşanmasına sebep olan tartışmalar içerisinde meclisten geçirilmeye çalışılan pakette özetle TBMM ve şu andaki hükümetin sahip olduğu yetkilerin cumhurbaşkanına devredilmesi yer alıyor. Cumhurbaşkanının icraatları üzerinde denetim mekanizmalarının tesis edilmemesi, meclisi istediği zaman feshedebilmesi ve yüksek yargı mensuplarını atayabilmesi, kuvvetler arasında ayrılık gayrılık bırakmayan “kuvvetli” bir yapıştırıcı olarak değerlendiriliyor.
Anayasa paketinin hukuki olarak problemleri Ahmet Battal Hoca’mızın alanına girdiği için oraya havale ediyoruz. Sadece şunu söylemek istiyorum, göründüğü kadarıyla muhalefet tarafının, tanınmış hukukçuların, hatırı sayılır sayıda araştırmacı ve gazetecinin pakete getirdiği “tek adam hükümranlığı” ve denge-denetim sistemlerinin kaybolması şeklindeki eleştirilere paketi hazırlayanların verebildiği doyurucu bir cevap yok.
Sloganlar seviyesinde savunmalar var: “Başkanlık gelecek, dertler bitecek!” ve “Muhalefet karşı çıkıyorsa iyi bir şeydir!”. Bekir Bozdağ’ın 1920’li yıllara yaptığı referans, niyetleri hakkında yeterince fikir veriyor.
Getirilmek istenen modelin dünyada başka bir benzeri yok. Bilinen bütün başkanlıklardan daha güçlü ve pekiştirilmiş bir sistem bu. Türkçe’de isimlere pekiştirme anlamı katmak için “m, p, r, s” harfleri ile biten bir hece eklenir.
Seçeneklerimize bir bakalım:
Bambaşkanlık: Aklınıza gelen bütün başkanlık modellerinden başka, bambaşka bir sistemdir.
Başbaşkanlık: Başkan olarak geleceği düşünülen kişinin her konuda ve her daim ve yüksek perdeden konuştuğuna bakılırsa gelecek olan sistemdir.
Bopbaşkanlık: Ortadoğudaki gelişmeler ve son dönem edinilen “dost” ülkelere bakılırsa, sistemin ulaşacağı nokta olabilir.
Birbaşkanlık: Bir tek başkanın olduğu, başka bir kurum veya kişinin olmadığı, varsa bile hükmünün olmadığı sistemdir.
Anayasa paketinde bulunan bir madde de seçilme yaşını 18’e düşürmektedir, ki geçen hafta oylanmış ve kabul edilmiştir. Buna göre 18 yaşını tamamlamış ve askerlikle ilişkisi olmayanlar, milletvekili adayı olabilecekler.
Türkiye’de genelde liseden mezun olma yaşı 18’dir. Yarış atı gibi hazırlanılan ve maddî-manevî hayatı ıskalattıran sınavlar silsilesinden geçmiş çocuklar, eğer “çürük” raporu alıp veya şansı varsa “bedenli” yerine bedelli fırsatından yararlanarak askerlikle ilişkisini bitirenler milletvekili olabileceklerdir. Eskiden okumak isteyenler okur, istemeyenler de çalışmak suretiyle erkenden hayata atılırlar ve elleri ekmek tutardı. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasıyla liseyi bitirmeyen artık yok gibidir. Sistemin zorlamasıyla “yüksek yüksek tahsiller”i kazanmak için o ana kadarki ömrünü vermiş, ailesinin o güne kadar kendisini hayatın acımasız gerçeklerinden koruduğu ve henüz ergenlik psikolojisini üzerinden atamayan insanlardan bahsediyoruz. Mecliste çoğunluğu oluşturan kişiler “ergenler” olsa ne olurdu?
• “Her seçim, ergen seçimdir” hükmü tescillenirdi.
• Genel kurul toplantılarında devamsızlık artar, arkadaşının yerine imza atmalar görülürdü.
• Komisyon çalışmalarında başkan 15 dakika boyunca gelmese, komisyon düşerdi.
• Dış politikada “atar”dan geçilmezdi: “Ben önce atılan bombaya bakarım, bomba mı diye, sonra atana bakarım, adam mı diye...”
• İçinde “vurur yüze ifadesi” ve “bi’tanesi” kelimelerinin bolca geçtiği demeçler verilirdi.
• Sürekli kavgalar çıkardı.
• Birbirini ısıranlar olurdu.
• Aforizmik özellikli ve “ayar verici” mesajlar sosyal medya hesabından paylaşılırdı.
• Kendi iradelerini kullanmalarına izin verilmezdi, kendileri adına verilmiş kararlara uymaları istenirdi.
Bunlar çok tanıdık geldiyse, biz ergenleri çoktan seçmişiz demektir. Bir sonraki seçimde dikkatli olup ruhu ergenleri seçmemeye dikkat etmeliyiz...