Malûm, önümüzdeki günlerde bizi bekleyen bir seçim var, ama seçilmek için sıraya girenler ve onları seçtirmek için uğraşanların hareketleri ve sözlerinin garipliğinden midir bilmiyorum vatandaş seçim havasına pek giremedi galiba.
En azından ben giremedim ve etrafımda pek çok kişide aynı halet-i ruhiyeyi hissedebiliyorum. Son 4-5 yıldır bazen seneyi doldurmadan yapılan seçimler, her seçimde dozu gittikçe arttırılan hamaset, körüklenen düşmanlık ve kutuplaşma, kürsülerden meydana indikçe şiddete dönüşen nefret, bir önceki seçimin foyası çıkmış yalanlarının yeniden halka yedirilebilmesi için daha büyüklerine tevessül edilmesinin lüzumu ve siyasilerin bu ihtiyacı karşılamak konusundaki mahareti, insanların akılları ile dalga geçer gibi, siyasilerin kendileri ile çelişen ve günübirlik değiştirdikleri politikalar-duruşlar-sözler seçim konusundaki hislerimizi köreltmiş olabilir.
Önceki Seçimlerden Farkı Ne?
Mahalle ve köy muhtarlıklarına yetişebilmesi mümkün olmadığı için oralara el atamayan ve fakat büyükşehirler başta olmak üzere şehir ve ilçe belediyeleri için günde bazen üç-dört farklı yere çalışmalara giden bir cumhur reisi var ki Evren zamanında bile böylesine rastlanmamıştır. Madem her yere bu kadar hırsla gidiyor ve oy toplamaya çalışan partilileri “Erdoğan için oyunuzu istiyoruz” diyorlar, belediye başkanlığından il genel meclisi üyeliğine, muhtarlıktan ihtiyar heyeti azalığına kadar ülkede mahalli idareler seçimi ile seçilebilecek ne kadar makam varsa bütün il, ilçe, mahalle ve köylerde partisi adına Erdoğan aday olabilseydi keşke. Seçildiği bütün makamlar için daha sonra kendisi adına temsilci atayabilirdi pekâlâ.
Çöpleri toplama, sokakları süpürme, su dağıtımı, ulaşım hizmetleri gibi görevlerin üstlenileceği makamlar için yapılacak seçimlerde işsizlik, genel ülke ekonomisi, dış politika ve terör gibi genel konularda vaatlerin veriliyor olması cidden garip. Ya, insanların gözlerinin içine “beka beka” söylenen uçuk sözler?
“20 bin teröristi işe alacaklar”
“6 yaşındaki çocukların eline silâh verip sokağa salacaklar”
“PKK’lılar telsizden ‘Bütün güçler birleşmelidir’ diye anons geçiyorlar” (“PKK, oy verilmesi gereken partiler ve Türkiye’de kurulması gereken ittifaklar hakkındaki görüşleri gibi bütün stratejik planlarını telsizden mi bildiriyor? Diyelim ki öyle, bütün telsiz konuşmalarını dinleyebiliyorsanız neden terör eylemlerine mani olmuyorsunuz?” gibi soruları akla getirmiyor değil...)
“Bize vereceğiniz oylar ahirette berat belgeniz olacak”
“Bize oy verdiğiniz için size ahirette hesap sorulmayacak”
“Yanlış fikirde olanları ikna edin. Emin olun bu bir ibadettir, her şeyden daha makbul bir ibadettir” (Toplanan kalabalıktan kapı kapı dolaşmasını talep eden AKP’li yönetici)
“31 Mart’ta Ak partiye ve Erdoğan’a oyunuzu verin cennetin anahtarı cebinizdedir”
“Ekmek verdiğimiz insanlardan oy dilenmeyiz. Ekmek verdiğimiz insanlar, kurumlarımızda çalışan insanlar. Belediyelerimizde, hastanelerde çalışan insanlar buraya gelmiyorlarsa gelmesinler, dâvâmıza karşı bayrak sallarlarsa, başkalarının safında bize diş gösterirlerse ertesi günü kendilerini olması gereken yerde bulurlar”
Bunlar, basında çıkmış olan konuşmalar. Dinî duyguların siyasî maksatlara alet edilmesi eleştirileri karşısında bir AKP’li vekil de şöyle demiş: “Neden kullanmayayım ki arkadaşlar? Sen de kullan. Din benim tekelimde olan bir şey değil. AKP’nin tekelinde olan bir şey değil. Bunu herkes kullanabilir.”
Beka Meselesi
Beka meselesi, muktedirler ittifakı tarafından ortak geliştirilmiş bir şey olsa da en çok diline dolayan iktidarın sureten muhalefette görünen ortağı oldu. Beka meselesinden son bahsedişinde Millet İttifakını oluşturan parti temsilcilerinin (gerçekte bu ittifak bu seçimde bu partilerden oluşmuyor) isimlerine vurgu yaparak hepsinin beş harften oluştuğunu ve esas tehlikenin de bu olduğunu söyledi. Beş harf için beş karakter de diyebiliriz. Bu durumda Beka: Beş Karakter diyebiliriz. Haftaya da “beş şer güç” diyeceği isimlerin zalim Beşşar Esad taraftarı olduğu bilgisini verebilir, ya da ne bileyim, birilerine özenip “Türkiye beş karakterden büyüktür” falan diyebilir, malûm, kendisi ince hesaplar adamıdır...