Geçen Pazar günü Bursa, tarihî günlerinden birini yaşadı. Bediüzzaman Mevlidi’ne ev sahipliği yaptı. Mevlid, Ulu Camii’de okundu. Yaklaşık iki bin kişi ile yüksek bir katılım olduğu görüldü. Ulu Camii etrafı, içi dışı yıllarca görüşmemiş kardeşlerin kucaklaşmalarına sahne oldu. Bursalıların misafirperverlikleri herkesi memnun etti.
Ahir zamanın—zifiri olmasa da—karanlık günlerinden geçiyoruz. Bizim her şeyden daha çok tesanüde, muhabbete, birlik, beraberliğe, uhuvvet duygularını yaşayacağımız zeminlere, sevgiye, saygıya ihtiyacımız olduğu günlerden geçiyoruz. Birbirimize gülümsemeye ihtiyacımız var. Böyle günlerde mevlid programı bu ihtiyaca cevap oldu.
Böyle programları yapan il sayısını arttırmamız lâzım. Bizi yeniden güncelleme yapıyor. Bize sinerji veriyor. Arkadaşlarımızla, abilerimizle, kardeşlerimizle görüşme, konuşma ve halleşme fırsatı veriyor. Başka işlerimiz varsa erteleyip, böyle programlara katılmamız gerekiyor. Firak yarasına iyi geliyor. Bu açıdan bu program bir görüşme bayramı gibi oldu.
Memleketin Tapusu Bursa
Bursa bir ecdat şehri. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi, II. Adam Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid dönemi manevî sultanlarından Emir Sultan Hazretleri, Üftade Hazretleri, nice Osmanlı beyleri Bursa’da. Somuncu Baba’nın fırını, Muradiye Külliyesi Bursa’da. Memleketin tapusu Bursa’da, kapısı Bursa’da.
Süleyman Çelebi Ulu Camii’de imam iken, o günlerde Ulu Cami’ye bir İranlı Molla gelmiş ve vaaz etmiş. Vaazında Bakara Suresinin 285. âyetini tefsir etmiş.
Âyet şöyledir: “Allah’ın elçisi ve müminler, Rabbinden ona indirilene iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandılar. ‘O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız.’”1 dediler. Bu âyete göre aslında peygamberlerin eşit olduğunu, aralarında derece farkı olmadığını v.s. iddia etmiş.
Bu vaaz, cemaat arasında infiale sebep olmuş.
Süleyman Çelebi de aynı surenin 253. âyetiyle ve bir mısra ile o gün cevap vermiş:
“O peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık.”2
Mısra da şöyleymiş:
“Ölmeyip İsa göğe buldu yol; Ümmetinden olmak için idi ol!”
Tebrikler Bursa
Anlatılır ki bundan böyle Süleyman Çelebi Hazret-i Muhammed’in (asm) üstünlüğünü anlatmak için Mevlid-i Şerif’i yazmış. Ve Mevlid-i Şerif o gün bu gündür ümmetin kabulüne mazhar olmuş.
Bediüzzaman Hazretleri de 1896 senesinde Van’da Tahir Paşa’ya misafir olduğu bir gün, İngiliz Müstemlekat Nazırı Gladston’un, “Bu Kur’ân Müslümanların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp edip ya Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız ya da Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” dediğini gazeteden okuyunca şöyle infial ediyordu:
“Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim.”3
Şimdi Ulu Camii’de Süleyman Çelebi ile Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin infialleri çınlıyor. Çınlatanlardan, davetlilerden, okuyanlardan, dinleyenlerden Allah razı olsun.
Mevlide katılım gayet yüksekti. Günün anlam ve önemi ile ilgili konuşmayı ve duayı Halil Elitok Hoca yaptı. Açış konuşmasını Ramazan Oruç Hocanın yaptığı Mevlid Programı, Ulu Cami mevlithanlarınca ve görevlilerince okundu.
Hepsine teşekkür ediyoruz.
Dışarıda Bursalı hanımların hazırladıkları birbirinden güzel yiyecek kermesi ve kitap sergisi, Mevlid programına renk kattı. Dışarıda da içeride de o gün, Ulu Cami’nin onur günüydü.
Vilayet ve Belediye yetkililerine teşekkürler. Katılımcılara ve misafirlere teşekkürler.
Bursa Yeni Asya temsilciğine ve okuyucularına tebrikler.
Dipnotlar:
1- Bakara Suresi: 285., 2- Bakara Suresi: 253., 3- Tarihçe-i Hayat, s. 60