İktidardakilerin ortaya attığı “yumuşama - normalleşme” söylemleri ve bunlarla çelişen icraatları, “siyasette lâfız mânânın zıddıdır” hakikatini bir defa daha okutturuyor.
Cumhurbaşkanı “siyasetin yumuşamaya ihtiyacı var” derken, her türlü ağır tahkir ve tahkirle toplumu kamplaştırıp kutuplaştıran, demokrasiyi, hukuku, düşünce ve ifâde hürriyetini, basın özgürlüğünü yok eden emrivakiler fütursuzca devam ediyor.
14-28 Mayıs seçimlerinden önce bizzat Cumhurbaşkanının “kaldırılacağı” sözünü verdiği ve “15 Temmuz” bahanesi ile önceden hazırlanan “listeler”le tek bir soruşturma ve yargılama olmadan görevden alınan beş bine yakın hâkim ve savcının yerine iktidar partisinde yöneticilik yapmış, aday olmuş binlerce partilinin tam bir “partizanlık”la atanmasında olduğu gibi yine partilileri atayıp “nepotizm”i dayatan “mülâkat”ın süreceği yine Cumhurbaşkanı ile Milli Eğitim Bakanı’nca ikrar ediliyor.
İKTİDARIN ÇELİŞKİLİ EMRİVAKİLERİ
Bir yandan yanlış ve akıbetsiz “ekonomi politikaları”yla “tek kişilik rejim”in ülkeyi sürüklediği ekonomik çöküşte hiper enflasyonun, faizin, dövizin, işsizliğin, icra dosyalarının, iflasın kat kat patlamasına karşı 2.7 ile 3 trilyon liraya varacağı peşinen itiraf edilen bütçe açığına karşı “başarılı olması” halinde ancak 100 milyar liranın yine dar gelirlilerden toplanacağı “tasarruf paketi” bir matahmış gibi açıklanıyor.
Daha önce muhalefetin ve hukukçuların yaptığı bütün uyarılara rağmen sırf iktidarın yanlışlarını eleştiren medyayı ve gazetecileri soruşturmalarla, hapisle cezâlandırıp siyasi iktidarın yanında “hizâlandırmak” hesâbıyla “dezenformasyonla mücadele” paravanında getirilen “sansür yasası”nda olduğu gibi “etki ajanlığı” perdesinde yeni bir “cezâlandırma ve terbiye etme yasası” dayatılıyor.
Bu arada “mafya/çete-bürokrasi-siyaset/iktidar ilişkileri”nin üstünün örtülmesi katakullileri sergileniyor.
Bir taraftan “muhalefetle yumuşama”dan dem vurulurken, diğer taraftan salgında ve depremde muhalefete mensup belediyelerin deprem bölgesine gönderdikleri yardım ve bağış kampanyası hesaplarının bloke edildiği, deprem bölgesinde kurdukları çadır ve konteyner kentleri, gıda, su, ilâç, giyecek ve battaniye benzeri yardımlarına valiliklerce mani olduğu, kurdukları sahra-seyyar hastaneleri ve aşevlerini kapatmaya kalkışılan muhalefet belediyelerinin gelirleri kısılmaya çalışılıyor.
MUHALEFETİ TONGAYA DÜŞÜRME…
İktidar belediyelerine kat kat düşük faizle krediler sağlanırken, vergi muafiyeti kıyakları sunulurken, el altından her türlü destek verilirken, muhalefete mensup belediyelerin kredisini sağladığı projeler yıllardır Saray’da ve Bakanlıkta onaylanmayıp bekletilirken, hiçbir hukukî ve kanunî mesnedi olmayan genelgelerle muhalefet belediyelerinin elleri - kolları bağlanırken, hizmet projeleri engellenirken, “tasarruf paketi” perdesinde gelirleri de kısılıyor.
Ve sanki şimdiye kadar muhalefeti “gayrı millilik,” “teröre destek,” hatta “teröristlik”le itham eden, her türlü “ötekileştirme ve düşmanlaştırma”yla ağır hakaretâmiz lâflarla hedef alan; “geri zekalı”, “haysiyet fukarası”, “sefil”, “rezil”, “zavallı”, “gafil”, “eşkıya”, “çürük”, “sürtük”, “haysiyetsiz”, “onursuz”, “müsvedde”, “edep fukarası”, “ahlaksız”, “haysiyet celladı”, “kan emici” benzeri galiz tâbirleri savuran, sahte uyduruk montaj videolarla “Kandil’deki terörist elebaşlarının ‘millet ittifakı’ ortak adayını desteklediği” iftirasını meydanlarda dillendiren kendileri değilmiş gibi davranıyorlar.
Bundandır ki “başta “yeni anayasa” olmak üzere son günlerde alây-ı vâlâ ile parlatılan “yumuşama” ve “normalleşme” lâftan öteye geçmiyor. Milleti oyalama, muhalefeti tongaya düşürme ve siyaseti bir defa daha manipüle etme komplosu yine açığa çıkıyor…