Beraber kaldığımız arkadaşlardan birisi operasyon geçirmiş hastanede yatıyordu. Hasta ziyaret saatleri öğle vakti 12-13 arasıydı. Hep beraber hastaneye ziyarete gidecektik. Fakat geçmiş zaman ne oldu da herkes gitti ben yalnız gittim hatırlamıyorum.
Hastane kapısından içeriye girdim, kontrol noktasının önü kalabalıktı. Beş dakika kadar vardı ziyaret saati için. Gözüm kontrol noktasından çıkan birine takıldı. Üstünde çizgili pijaması ile Faruk’tu çıkan… Fakat operasyon geçiren bu değildi. Sabah beraber kahvaltı yapmıştık hangi aralık hastaneye yatmıştı.
- Faruk ne bu hal geçmiş olsun, der demez beni koluma girip bahçeye çıkardı. Bu arada kontrol noktasındaki görevliler bize ters bakmaya başlamışlardı.
- Yakalatacaksın beni...
- Ne bu kılık?
Hastane bahçesinde bir ağacın yanına gittik. Ağacın kovuğundan bir torba çıkardı. Önce pijamasının altını çıkardı, altta pantolonu vardı. Terliği çıkartıp ayakkabısını giydi. Üst pijamayı çıkartıp gömleğini giydi.
Ben şaşkın şaşkın ona bakıyordum…
- Ziyaret saati çok kalabalık oluyor. Ben de sabah erkenden geldim, pijamalarımı giydim. Bahçede hava almış, içeriye giren hasta gibi içeriye girdim. Ziyaretimi yaptım. Yaklaşık iki saat muhabbet ettik. Artık hastayı size teslim ediyorum. Ben gidiyorum.
Yürüdü gitti. Yarım saat kadar gülmekten kendime gelemedim, sonra hastamızı ziyaret etmek için hastaneye doğru yürüdüm.