Son yıllarda en çok konuşulan meselelerden biri de “Yeni bir anayasa hazırlanması” konusu olsa gerek.
İktidar cenahı neredeyse her yıl, belki daha erken aralıklarla konuyu gündeme taşıyor ve “Darbe anayasasından kurtulalım. Yeni sivil bir anayasa yapalım” çağrıları yapıyor.
Her defasında söylediğimizi bir defa daha tekrar edelim: Prensip olarak ‘daha iyi bir anayasa’ hazırlanmasına insaflı olan hiç kimse itiraz etmez ve etmemeli. Fakat hazırlanmak istenen ‘yeni anayasa’nın kurtulmak istediğimiz ‘12 Eylül 1982 darbe anayasası’ndan daha iyi, daha hür, daha demokrat bir anayasa olacağının teminatı var mıdır? Bir anayasa veya kanunun ‘yeni’ olması tek başına onun ‘iyi, demokrat ve hür’ bir anayasa olduğunu gösterir mi?
Ülkemizin esas meselesi neredeyse ‘kanun devleti’ olmaktan bile uzaklaşmış olmasıdır. Şöyle ki, var olan ‘iyi kanun’lara riayet edildiği söylenebilir mi? Çoğu meselede mevcut anayasanın ‘iyi maddeleri’ dikkate alınıyor mu? İktidarın, işine gelmeyen mahkeme kararlarını dikkate almaması büyük bir yanlış değil mi? Hatta ve hatta bu noktada uluslar arası mahkemeleri dahi çoğu zaman dinlemiyor ve “Bana yanlış gelen kararları ben uygulamam” demiş oluyor. Peki böyle bir irada ve idarenin milletin önüne çıkıp, “Daha iyi, yeni ve sivil bir anayasa yapacağız. Bize destek olun” demesi kimi ikna edebilir?
İktidarın talepleri bir yana, esasında Türkiye’nin çok daha iyi, çok daha yeni, çok daha demokrat, çok daha sivil anlayışla hazırlanan bir anayasa ihtiyacı olduğu inkâr edilemez. Ancak burada mesele bu talebin ne için dile getirildiğidir. Düşünün ki 12 Eylül darbecilerinin bile yapmadığı bazı ‘yanlış’ uygulamaları güya hak ve hukuka riayet ettiğini ilan eden idareciler yapmadı mı? Bütün dünyanın kabul ettiği “Birinin hatasıyla başkası suçlanamaz” kuralını şimdiki idareciler ellerinin tersiyle etmedi mi? Mesela, bu anlayışla babası ya da kardeşi ya da akrabası ‘suçlu’ ilan edilen biri de dolaylı olarak mağdur edilmedi mi? Bu noktada sadece bir misal olsa bile bu anlayışın yanlışlığını ve ‘daha iyisini hazırlayacağız’ diyenlerin güvenilmez olduğunu göstermez mi?
Türkiye’yi idare edenleri bekleyen bir samimiyet testi vardır. O da şudur: Önce mevcut kanunlar ve kararlar hakkıyla ve iyi niyetle uygulanır. Bütün keyfilikler bir şekilde sona erer. Ehliyet ve liyakate önem verildiğini gösteren adımlar atılır. Sonra hem millete hem de muhalefete “Haydi, şimdi daha iyi ve 12 Eylül 1980 darbecilerinin hazırladığı 1982 darbe anayasasından kurtulalım.”
Bu yapılmadan “Gelin, yeni ve sivil bir anayasa yapalım” çağrılarının milleti ikna etmesi teknik olarak mümkün değildir. Maalesef iktidar bu konuda çok kötü bir imtihan verdi ve adalet anlayışını yaraladı.
“Yeni ve sivil bir anayasa” mutlaka gerekli, ancak bunu sadece adının yeni olması ve hazırlayanlarının ‘sivil’ olması yetmez. Gerçek anlamda hak, hukuk ve adaleti sağlayacak bir anayasa şart vesselam.